Duyusal/Sensory Regülasyon: Çocuk kendi bedeninden gelen ve içinde bulunduğu ortamdaki uyaranları değerlendirdiğinde çevreye bir tepki oluşturur. Örneğin; gaz sancısı çeken bir bebeğin yüzünü buruşturarak ağlaması, ya da yüksek sesten rahatsız olan bir çocuğun huzursuzlaşması (bireysel farklılıklar) vb. Çocuklar bu uyaranlardan etkilenerek sakinliğini bozabilir ya da sakin kalmayı başaramayabilir. Böyle durumlarda yetişkin desteğine ihtiyaç duyabilirler.
Duygusal Regülasyon: Çocuğun anlatmak istediğini aktaramaması, düşüncesini gerçekleştirememesi, hayal kırıklığı yaşaması, ona sınır koymak, beklemesini istemek gibi durumlar sakinliğini bozmasına neden olabilir. Ağlama, öfke nöbetleri gibi artarak devam eden durumlar sizi ve çocuğu zorlayabilir. Çocukların duygularını denetlemeleri ve sakinliklerini korumaları yaşları büyüdükçe gelişir. Eğer yaşından beklenen olgunluğu gösteremiyorsa, zorlanıyorsa duygusal regülasyon ile ilgili bir problem olduğunu düşünürüz. Yine böyle durumlarda yetişkin desteği gerekebilir.
Çocuklarda duygu düzenlemenin en temel dayanağı anne ve bebek arasındaki bağlanma sürecidir. Gebelik döneminden itibaren anne ile duygusal bir iletişim içinde olan bebek kendisini ve duygularını düzenleme becerisini temel bakım vereni ile kurduğu bağlanma ilişkisi ile geliştirir. Temel bakım vereniyle kurduğu güçlü bağ ve tecrübeler, çocuğun büyürken öğrendiği ve geliştirdiği kendini düzenleme becerilerine katkı sağlar. Anne ya da annenin yerini alan temel bakıcı bebekle sağlıklı ve güvenli bir bağlanma gerçekleştiremediyse bebeğin de yaşadığı bu travmatik durum ilk olarak duygularına yansıyacaktır. Bu sebeple çocuklarımıza duygusal düzenleme becerilerini onlara sahip olduğumuz ilk günden itibaren kazandırmaya başlamamız gerekir.
Doğum öncesi annenin duygusal anlamda zorlayıcı süreçlerden geçmesi,
Bebeğe karşı kaygılı yaklaşımlar (bebeğe karşı aşırı koruyucu tutum ve yapışıklık hali),
Doğum sonrası depresyonu (bebeğe karşı mesafeli tutum ve ilgisizlik hali ya da tahammülsüz tavır ile sertleşen tutumlar),
Sık değişen bakıcılar ve bebeğe karşı sürekli değişen tutumlar,
Annenin kendi duygusal regülasyonunu sağlayamaması hali vb.
Bu sebeple temel bakım veren bireyin özellikle çocuğun 0-3 yaş aralığında çocuğa olan yaklaşımlarındaki sakinliği, kapsayıcılığı ve fiziksel ihtiyaçları kadar duygusal ihtiyaçları da karşılaması da büyük önem taşır.
Bir çocuğun uyumsuz davranışlarda bulunması (örneğin; öfke patlaması yaşaması ya da içe kapanması) sorun çıkarmak için değil, duygusal anlamda desteğe yani sakinleşmeye dair isteğini bizlere anlatmaktadır. Bu noktada temel bakım veren kişi çocuğun duygularını düzenleyebilmesi için sağlıklı tepkilerle yaklaşmalıdır.
Duygularını düzenleyemeyen çocuklarda genellikle aşağıda sıraladığımız problemler ortaya çıkmaktadır:
Kaygı sorunları (belli alanlarda korkular geliştirme, çekingenlik, içe dönüklük)
Özgüven problemleri
Saldırgan davranışlar
Sosyal uyumda bozulma
Duygu patlamaları
Ağlama krizleri
Takıntılar
Karşı gelme
Öfke nöbetleri
Duygusal donukluk vb.
Bu tepkilere örnek olarak; “kabul et, yansıt ve sor” tekniğini uygulayabilirsiniz!
Bir örnek üzerinden gidecek olursak; çocuğunuz yemekten önce çikolata yemek istedi fakat çocuğunuza bu isteği karşısında “hayır” cevabını verdiniz. Çocuğunuz da öfkelenerek ağlamaya ve bağırmaya başladı. Bu noktada ilk adım olarak “kabul et” davranışına geçin ve çocuğunuzun bu duruma üzülebileceği konusunda empati kurun.
İkinci adım olarak çocuğunuzun yaşadığı duyguları ona yansıtın:“Yemekten önce çikolata yiyemediğin için çok üzüldün ve ben sana izin vermedim diye bana çok öfkelendin.”
Sor” kısmında ise ona seçenek sunabilirsiniz: “Biliyorsun yemeklerden önce abur cubur yemek zararlı ve ben senin zarar görmeni istemiyorum. Çikolatanı yemekten sonra mı yemek istersin ya da bugün çikolata yememeyi mi seçersin?” Bu şekilde hem çocuğunuz kendisini anlaşılmış hissedecek hem de ona sunduğunuz sağlıklı seçeneklerden bir tercih yapması ile birlikte daha özgür hissedecektir.
Çocuklarda duygu düzenleme becerilerini en çok geliştirecek noktalardan biri de duyguları reddetmemek, onları kabullenip asıl sorunun kaynağına çocuğunuzla konuşarak ya da gözlemleyerek müdahale etmektir. Ağladığı zaman “Bunda ağlayacak ne var.” Veya “Tamam üzülme, ağlama” demek yerine kucaklayarak ya da sarılarak “Canın acıyor olmalı.” “Çok canın yandı.” “Çok üzgünsün.” gibi duygularını ona yansıtın ve onun da duygularını ifade etmesine izin verin.
留言